5 Nisan 2012 Perşembe

Zdenek Zeman'ın 4-3-3'ü...




Zdenek Zeman adını duyduğumda aklıma gelen ilk şey Fenerbahçe’nin en kötü zamanlarıdır. Oynatmaya çalıştığı 4-3-3 taktiğinde Fenerbahçe’de zamanın ileri üçlüsü; Moldovan, Boliç ve Preko’ydu… Durumun vahametini siz düşünün artık. Tabii Zeman yönetiminde takımın meşhur maçta Pendikspor’a elenmesi ve maçtan sonra Zeman’ın “hakem penaltımızı vermedi.” diye bir serzenişte bulunması da ben dahil bütün Fenerlileri çileden çıkarmıştır. Neyse, Türkiye macerasında çok başarısız olan Zeman’ın çalıştırdığı takımlara ufaktan bakalım…

Zeman, ilk olarak Palermo genç takımıyla başladığı kariyerinde daha sonra Foggia’da görev yapmıştır. Burada adını duyuran Zeman, çok uzun sürmeyen Parma ve Messina maceralarından sonra tekrar Foggia’ya dönmüştür. Foggia’da geçirdiği 5 sezonun ardından Lazio yolunu tutan Çek hoca, buradan da şehrin diğer takımına, ezeli rakip Roma’ya geçmiştir. Roma’dan sonra geldiği İstanbul’da istediği ortamı bulamayan Zeman, daha sonra sırasıyla Napoli, Salernitana, Avellino, Lecce, Brescia, Kızılyıldız ve 3. Kez Foggia’da görev yapmıştır. Foggia’ya üçüncü kez gelişiyle birlikte, Foggia’nın Fatih Terim’i de olmuştur aynı zamanda… Fakat benim burada dikkati çekmek istediğim performansı tabii ki 2004-05 sezonunda Lecce’nin başında sergilemiştir. Takımın oynadığı inanılmaz zevkli hücum futbolu ve sezon başında düşer gözüyle bakılan Lecce’nin ligi 44 puanla 10. sırada tamamlamasının haricinde, takımın attığı 66 gol ( Sezonu lider tamamlayan Juventus’tan sonra en çok gol atan 2. takım) ve yediği tam 73 gol ( Ligin en çok gol yiyen takımı) olması da Zeman’ın taktiğinin İtalya Ligi’nde nasıl sonuçlar doğurabileceğini göstermektedir.Tabii Zeman’ın bu sonuçları almasında en önemli etmenlerden biri de Vucinic ( o dönemde 21 yaşında) ve Bojinov ( o dönemde 19 yaşında)’un inanılmaz bir sezon geçirmiş olmasıydı. Bu ikili, o sezon atılan 66 golün 30’una imza atmışlardı. O zamanki Lecce kadrosunda en dikkat çeken diğer isimler ise; Samuele Dalla Bona (6 gol), Marco Cassetti ( sağ bek olmasına rağmen 4 gol), Guillermo Giacomazzi ( 5 gol) ve Alex Pinardi ( 4 gol)…


Gelelim bu sezon Serie B’de harikalar yaratan takımına, Pescara’ya… Bir önceki sezon 42 maçta sadece 44 gol atabilen Pescara, Zdenek Zeman’ın gelmesinden sonra 33 maç geride kalan Serie B’de şimdiden 65 gole ulaşmış durumda. Tabii henüz ligin bitmesine 9 hafta varken yedikleri 48 gol, geçtiğimiz sene tüm sezon boyunca yedikleri toplam gol sayısıydı. 2011-12 sezonunun Pescara’sı Serie B’de oynadığı 33 maçın 24’ünde hem gol atmış, hem gol yemiş. İddaacıların deyimiyle tam bir “karşılıklı gol var” takımı… Sadece 2 maçta gol atamayan ve bu sezon oynadığı hiçbir maç 0-0 bitmemiş bir takım Zeman’ın 4-3-3 oynattığı Pescara’sı… Lecce’nin başındayken oluşturduğu genç forvet hattını Pescara’da da oluşturmuş durumda. Takımın golcüsü Ciro Immobile ( 22 yaşında) 23 gol ve diğer genç golcü Lorenzo Insigne ( 20 yaşında) 11 gol, 11 asist ile oynamakta şu ana kadar…

Çok fazla rakamsal veri verdiğimin farkındayım ancak bu çılgın Çek’in oynattığı oyun sisteminin ne kadar farklı ve sıra dışı olduğunu vurgulamak ancak rakamsal verilerle mümkün olabiliyor. Üstelik yukarda belirtilen rakamların La Liga’da değil de Serie A ve Serie B gibi liglerde yapmış olması, içinde bulunduğu durumu daha da çekici kılıyor benim gözümde… Tabii siz, gelsin bizim 1. Lig’deki Kartalspor’da, Konyaspor’da bu istatistikleri yakalasın diyebilirsiniz. Ancak şuna eminim ki, Zeman aynı performansı bu iki takımda da gösterebilecek çılgınlığa ve inatçılığa sahip.

2 Şubat 2012 Perşembe

Martin O'Neill sonrası Sunderland!


Aslında bu Kuzey İrlandalı hakkında çok şey söylemek gerekir. Dünya üzerinde en beğendiğim teknik adamların açık ara başında gelir. Celtic'te ve Aston Villa'da yakaladığı başarıların yanı sıra oynattığı güzel futbolla da hep dikkat çekmiştir O'Neill. 2000 yılından günümüze kadar olan periyotta yaptıklarından çok kısaca bahsedelim;

Celtic'te 2000-2005 arasında 3 Lig şampiyonluğu, 3 İskoçya Kupası, 1 Lig Kupası kazanıyor, Uefa Kupası'nda ise 2002-03 sezonunda Mourinho'nun efsane Porto'suna 115. dakikada yediği gümüş golle kupayı veriyordu...

2006-07 sezonunda başına geçtiği Aston Villa'da ise bir önceki sezonu 16. tamamlamış takım, ligi 11. sırada bitiriyor ve takip eden 3 sezonda da ligte 6. sırayı kimselere vermiyordu... Bu 4 yıllık macerasında en dikkat çeken nokta ise Martin O'Neill yönetimindeki Aston Villa 4 sezon boyunca performansını hep arttırmıştı. Sezon sonunda topladıkları puan bir önceki sezonda topladıkları puandan hep fazlaydı. Çok kısaca böyle bir menajer Martin O'Neill...

Malumunuz askerlik görevimden dolayı 5 aydır blog'a da, futbola da çok yakın değildim. Askerlik görevim boyunca toplasam 2 saat bakmamışımdır televizyona... Bu kısa süre içerisinde tesadüfen Martin O'Neill'in 3 Aralık 2011'de Sunderland'a imza attığını öğrendim... İşte o imza attıktan sonraki Sunderland'ın performansı;